inceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
inceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2017

Faber-Castell Ecco Pigment

Bazen net ve keskin çizgiler gerekiyor.

Erguvan Kalem okurlarının iyi bildiği gibi dolmakalem başta olmak üzere, teknik çizim kalemleri ve kurşunkalemleri çok severim. İhtiyaçlar kararlarımıza yön veriyor, çünkü bazen net ve keskin çizgiler gerekiyor, iyi kötü her türlü kâğıt yüzeyinde arşiv kayıtları için bir mikron bile dağılmayan bir mürekkep olsa diyordum.

İşte zamanla mahçup bir zevk gibi kalemlerim arasında kendi mütevazı yerini alan 6-7 liralık bir kullan-at kalemini anlatmak istiyorum. Şimdiye kadar neden anlatmadığımı da bilmiyorum gerçi, ihmal ettiğim bir tür bu fiber uçlu çizim kalemleri. Çantamda her zaman bir tane fiber uçlu kalem bulunur. Özellikle Faber-Castell Ecco Pigment bence bu türün en hoş kalem serisi. (Bu tür kalemler üreten Staedtler, Artline ve Pilot markaların ürünleri de hiç fena değildir. Çizimle ciddi olarak ilgilenenler için seçenekler çok.


(Bu arada itiraf edeyim kalemler arasında galiba sadece tükenmezkalem konusunda katıyım, nedense bir türlü sevemedim, çok iyisi de var ama kâğıda bastıra bastıra yazmak hoşuma gitmiyor. Aşırı düşkün değilim ama mekanik kurşunkalemleri de çok seviyorum. Böyle deyince aklıma Kalemmalem blogunun efendisi Reha kardeş geldi hemen. Onunla konuşurken özellikle Pentel konusunda ortak bir beğenimiz olduğu ortaya çıkmıştı. En son beş hafta önce yazmış, yeni bir yazısını bekliyorum.)

Narin ve kırılgan bir uç gibi görünüyor ama görünüşe aldanmayalım, çok sağlam bir uç.
Ecco Pigment kaleminin özellikle 0.1 uçlu olanı kullanmayı seviyorum. Çok ince ama çok işe yarıyor. Bazen okuduğum bir metnin satır aralarına yazı yazma ihtiyacı duyuyorum. Bazen de kestiğim bir gazete kupürünün kenarına minik bir not almak istiyorum. Gazete kâğıdı bilindiği gibi en dayanıksız kâğıt türüdür. Her şeyden etkilenir. Dolmakalemlerden sadece Pelikan 120'lerin F uçları işe yarıyor ama her zaman değil, kılıç gibi keskin uçlar bazen kâğıdı bozuyor. Her neyse bir sürü takıntı işte. Fakat Ecco Pigment adeta mucize gibi dağılmadan, bozulmadan çok çalışkan bir kalem efendisi gibi her şekilde yardımcı oluyor.


Aniki defterler, kahve, Ecco Pigment ve Henri Cartier-Bresson'un hayat öyküsü.
Gelelim bu güzelin kusurlarına. Klipsi çok güvenilir bir tasarıma sahip fakat aynı zamanda göze pek hoş görünmüyor, daha estetik bir tasarım olabilirdi. Yegane kötü yanı kapağın ergonomisi değil tabii asıl mesele tek kullanımlık olması. Ancak bu görmezden gelebileceğimiz bir durum, çünkü Ecco Pigment efsane bir kalem. Kapağı çıkartınca gövdenin şahane duruşu yetiyor zaten, tutuşu kolay, yazıya hazır, hiç üzmüyor.

Metal uçlu teknik çizim kalemlerinin şöyle bir sıkıntısı vardır, kalemi dik tutarak yazmanız gerekir, lakin fiber (elyaf) uçlu kalemlerde böyle bir sıkıntı yok. İstediğiniz açıda yazabilirsiniz.

Ecco Pigment'in mavi, kırmızı ve yeşil olmak üzere başka renkleri de var, lakin bakındığım yerlerde göremedim henüz. Uç kalınlığına gelince 0.1'den başlayıp, 0.8'e kadar uzanan her türlü yazı için uygun uçları mevcut.

Çok güzel ama bunca övgüye değer mi? Abarttığımı düşünenler çıkabilir ama yalnız değilim.

30 Nisan 2012

Pilot 78G ve diğer ufak tefek işler


Pilot 78G modasına uyarak ben de nicedir merak ettiğim bu dolmakalemi Ali İkizkaya'nın himmetiyle edinmiştim. 

Pilot 78G sade, mütevazı çizgilere sahip, gösterişsiz bir dolmakalem. Açıkçası ilk gördüğüm vakit, bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Fakat kapağı açıp sahip olduğu çok kaliteli ucu gördüğüm vakit fikrimi hemen değiştirdim.

Yine de dolmakalem, mürekkep, kağıt işlerinde şüphe esastır. 'Yazmadan anlaşılmaz' düsturundan hareketle elimdeki en kaliteli mürekkeplerden biri olan Diamine Teal ile dolmakalemimi vaftiz edeyim istedim. Teal'ı değil ama Diamine'ı iyi biliyordum. Çünkü tok, kendinden emin, yoğun bir kıvama sahip mürekkepler üretiyorlar.

Mürekkepten sonra işin en güzel kısmı olan yazmaya gelmişti sıra. Yazmak bence dolmakalemin kendisinden çok daha değerli.

Yazıyorum, dolmakalem şahane, elime tam oturan cinsten bir yapıda, fakat yazarken bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyorum.

Nedense dolmakalem kağıt üzerinde istediğim hızda yürümüyor. Acaba hata mı yaptım diyorum, dolmakaleme iyiye ısınmışım, ona toz kondurmak da istemiyorum. Lakin yazı yazma hızım belirgin bir şekilde kesiliyor. 

Yazanlar bilir, her dolmakalem kullanıcısının kendine göre bir yazım hızı vardır. Buna göre bir dolmakalem seçer. Yazma tarzı ile dolmakalem uyumu gerçekleşirse o zaman yazmanın zevki katmerli olur. Benim bildiklerim bunlardı.

Elbette bilemediğim şeyler var. Teknik konularda çok fazla bilgi sahibi değilim. Belki hiç bilmeyene göre birtakım bilgilere sahibimdir, fakat bilenlerin yanında cahil kalırım. Hem zaten dolmakalem dünyası öyle uzaktan göründüğü gibi basit değil. Benim gibi insanlar bir denizin yüzeyine bakar gibi bakıyor. Fakat konunun inceliklerini bilenler denizin altını da biliyor!

Böyle zamanlarda bir bilene danışmakta fayda vardır. Ben de öyle yaptım. Göcek Padişahı'na bir danışayım dedim. Neyse, konuyu uzatmayalım: 'Dolmakalemden eminim, mürekkepten de eminim, yolunda gitmeyen nedir acaba, derdime bir çare' diyerek durumu arz ettim.

"Doğu ile Batı arasındaki farkları unutuyorsun" diye bir yanıt geldi. Kısa ve öz. O zaman anladım. Teşekkür ederek telefonu kapattım.

Sorun ortadaydı: Doğu'da üretilmiş bir dolmakalemi Batı'da üretilmiş bir mürekkeple kullanmaya çalışıyordum. Diamine, mürekkebi uca ulaştıran geniş kanallara sahip Batı ürünü dolmakalemleriyle çok iyi anlaşıyordu elbette. Genellikle biraz daha ince kanallara sahip Doğu ürünü dolmakalemler ise yine bu bölgeye has akışkanlığı yüksek, kağıda hemen nüfuz eden mürekkeplerle çok uyumluydu.

Doktor derdimin teşhisini yapmıştı. Geriye sadece tedavi safhası kalıyordu. Ancak bu sefer de elimde hiç Doğu tarzı mürekkeplerden olmadığı gerçeği ortaya çıktı. Keşke elimde Pilot'un aşağıdaki Iroshizuku mürekkeplerinden biri olsaydı diye düşündüm:


http://www.ciar-roisin.net/photos/ink/Iroshizuku-04.jpg
http://image.rakuten.co.jp/voice/cabinet/bungu5/iroshizuku_color11.jpg

Kara kara düşünürken, markadan ziyade özelliğe bakmak gerektiği aklıma geldi. 

Bende Iroshizuku gibi Doğu'da üretilen kaliteli mürekkeplerin yapısal özelliklerine sahip ev yapımı Aniki marka bir mürekkep vardı zaten. 

Türkiye'nin güneyindeki evinde çılgınlık yaparak kendi mürekkebini kendi üreten bir mühendisten almıştım.

Böylece Aniki Aperlai mürekkep ile Pilot 78G'yi tanıştırdım. Artık buna tanıştırma mı denir, düğün mü denir bilmiyorum artık! Dolmakalemin havası değişti birden. Kağıt üzerinde dolmakalemin neşeyle gezindiğini hissettim. Durmak, duraksamak yok. Tek sınır kağıdın bittiği yer.

Yazmak böyle bir şey.

Şimdi bütün söylediklerimi unutun. 

Anlatmak istediğim tek şey şu olabilir şimdi: 

Küçük şeylerle, bir damla mürekkeple bile mutlu olabiliyor insan.

Dolmakalem ile yazma güzelliğini, dolmakalem ile yazma sevgisini tatmayanlar için üzülüyorum. 

Belki itiraz edecekler olabilir. Kabul ediyorum biraz meşakkatli bir sevgi bu, emek ve sabır gerekiyor. Hem mürekkep bulaşmış parmaklarla gezinmeyi herkes istemez. Bazı insanlar bu lekelere talip olur. Onlar da zaten dünyaya başka bir açıdan bakmayı sevenlerdir.

Uğruna çaba göstermediğimiz şeylerin tadını tam manasıyla çıkaramayız diye düşünüyorum.

(Bir de çini mürekkebi ile yazma güzelliği var. Dolmakalemçokseverler bile yabancıdır bu tarza. Daha önce şöyle bir değinmiştim.)

Üst kısımda Diamine Teal, altta Aniki Aperlai karalaması (Pilot 78G B)

Bana gelince, yeni kalemimle gönlümün istediği tarzda yazabiliyorum artık. 

En çok sevdiğim dolmakalem olan tatlı-sarı renkli Lamy Safari'nin yanına bir de Pilot 78G'yi (saygı duruşunda bulunarak) ekledim.



Okumalık: