gazete ilanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gazete ilanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2017

Babalar Günü İçin En İyi Hediye

Milliyet, 21 Haziran 1981

Babalar Günü, maalesef hiçbir zaman Anneler Günü kadar popüler olmadı. Ancak bunda babaların sevgiden çok otorite ile bağlantılı olmasında büyük pay var elbette.

Hürriyet, 15 Haziran 1984
Hürriyet'te 15 Haziran 1984'te yayımlanan ilan bugün benim gözüme kravat ve gömleğin sıkıcılığına atıfta bulunuyor gibi görünüyor.

Cross'un ilanında kullandığı sloganı genelleştirmek isterdim: Siz Babanızı Babalar Günü'nde Kalem ile Hatırlayın!

Milliyet, 14 Haziran 1985

Montblanc her zaman tıpkı Rolex gibi bir çeşit büyülü çekiciliğe sahip başka bir dünya markası. Logonun siyah rengi yine ağır babalara özgü ağırbaşlılığı simgeliyor sanki.


Hürriyet, 20.06.1987
Çizgilerin bulunduğu ilanlar hep etkileyici. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel Cross ilanı. (Bu arada Cross dünyada Amerika'dan sonra en çok Türkiye'de satılıyormuş. Turgut Özal, Ulusa Sesleniş programında elindeki Cross'u birkaç neslin kalbine bıraktı galiba.)

Neyse, sözü uzatmayalım babalık/annelik zor zanaat. Kadıköy Kitap Günleri'nde çocuğu ile birlikte gelip kitaplara bakan babalar insana umut veriyor. Ülkemizin bilgili, kültürlü anne babalara çok ama çok ihtiyacı var.

Şimdiden babalar günü kutlu olsun.

30 Nisan 2017

Waterman: 1963-1985 Arası Gazete İlanları

Milliyet, 15 Ekim 1963
Gördüğüm ilk ilan 1963'ten kalma. 

Yoğunluktan henüz Hürriyet'lere bakamadım, bunlar da bir kenarda tuttuğum ilanlardan. Aslında Cumhuriyet gazetesine bakma olanağım olsaydı daha eskiye gidebilirdi ilanlar. 

Milliyet, 1 Aralık 1964
Slogan çok güzel: Zerafet, incelik ve kalitenin sembolü. 




Nedense benim aklıma 1954 yapımı Sabrina filminde, Paris'te mektup yazan Audrey Hepburn geldi.

Milliyet, 27 Eylül 1985

Bu ilanı da çok beğeniyorum. Benzeri az bulunur. 

Waterman mürekkepleri ise ayrı bir konu olduğundan başka bir zamana bırakıyorum.

Bu arada yıllardır bakınırım ama kendime uygun bir Waterman bulamadım henüz. Uçları hakkında hep övgü duyduğum için gönlümde yatan markalardan biri. Ne de olsa düzgün çalışan ilk dolmakalemi Waterman icat etti.

27 Nisan 2017

UHU'dan Mürekkep

Milliyet, 24 Nisan 1957

Meraklılar bilir, UHU bir zamanlar renkli mürekkep haznesiyle meşhur olan Primus modeliyle dolmakalem üretiyordu.

Meğer UHU mürekkep de üretiyormuş.

Üstelik demokratik bir mürekkep kendisi, hiç meslek, uğraş, sınıf ayırmıyor: "Öğrencinin, katibenin, sanatkârın, iş adamının ve kralın ... mürekkebi."  

1942'den bir ilan

UHU mürekkep şişesinin Waterman ile benzerliği dikkat çekici.

UHU'dan aile boyu mürekkep şişesi.

01 Nisan 2017

Scrikss: 1962-1990 Arası Gazete İlanları


21 Kasım 1962, Milliyet
Bulabildiğim en eski Scrikss ilanı 1962'den.


11 Şubat 1963, Milliyet

Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, tıpkı Parker ve Sheaffer ilanlarında olduğu gibi Scrikss ilanlarında da kapak hep gövdeye takılıdır.


30 Kasım 1966, Milliyet


Eski paralar şimdi daha ilgi çekici galiba. Şu 2,5 liralık bozuk paralara küçükken hayretle baktığımı hatırlıyorum.


2 Ekim 1967, Milliyet

Genellikle kalemlerle ilgili pek fazla bilgi paylaşmayan Scrikss'in böyle bir ilanını ilk gördüğümde çok şaşırdığımı itiraf edeyim. Keşke patent belgelerindeki gibi daha teknik bir çizim olsaydı. 


21 Ekim 1987, Milliyet, Scrikss 17
1 Kasım 1990, Milliyet,  Scrikss 419
En beğendiğim ilanlar işte bu tarz olanlar. Geçmiş ile gelecek arasında böyle güzel bağlantılar kurmak çok güzel bir tavır. 


31 Mart 2017

Parker, Quink, Tefrika

20 Eylül 1950, Milliyet

Efsanevi Parker 51 için hazırlanmış bir ilan. İlanın üslubu çok hoş. 

"... en çok istek celbeden dolmakalem..."

"... ince zarafeti ve parlak güzelliği en müşkülpesentleri dahi tatmin ederek her görenin takdirine mazhar olmaktadır." 

"... mürekkep kontrol haznesi münasip miktarda uca gelmesini sağlar, taşma ve akıntıya mâni olur. 14 Karatlık altın ucu ise, kir ve hasara karşı mahfuzdur."

"Yazarken kelimeler hemen kurur! Zira yalnız Parker 51, gayet parlak, son derece sabit ve derhal kuruyan yeni Superchrome mürekkebinin tatminkâr surette istimalini mümkün kılar."

19 Eylül 1958, Milliyet
Parker Quink mürekkep şişesinin tasarımı günümüzde de aynı şekilde üretiliyor. Kapaklardaki çentikler de aynen duruyor. Sadece kapağın üzerindeki logo ve etiketin üzerindeki yazılar farklı biraz.

17 Kasım 1958, Milliyet
Dolmakaleminiz derece değildir!

24 Aralık 1962, Milliyet

Sevinç, şaşkınlık... Sonraki sahneyi de merak ediyorum.

28 Eylül 1964, Milliyet

Parker 45: Çalışkan öğrenciler için. 

15 Ekim 1964, Milliyet

Işık saçan öğrenci ve bir dolmakalem. Aslında kahramanı dolmakalem olan bir çizgi roman olmalı.

12 Haziran 1967, Milliyet

Bir fiske ile 700 kelime! Bence "gizli hazne" yerine "gizli hazine" olmalıydı. Daha heyecan verici olurdu. Gerçi ilanın bu hali de güzel.

1 Eylül 1967, Milliyet

"Oklu çengel Parker markasının timsalidir."

OKUMA PARÇASI

Aşağıdaki günlük tefrikanın Parker ile bir ilgisi yok. Sadece hem gazetenin yazım tarzını göstermesi, hem de kalemlerin bir polisiye öyküdeki yerini de öğrenmemiz açısından önemli bence. 
20 Mayıs 1950, Milliyet



30 Mart 2017

Sheaffer: 1948-1962 Arası Gazete İlanları

Başka bir şey için Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin eski ciltlerini karıştırırken yazıya çiziye dair güzel ilanlar bulmuştum. Gördüğüm kadarıyla en çok ilan da Sheaffer için yayımlanmış. (Yarın Parker ile devam ederiz.)


2 Haziran 1948, Hürriyet

23 Aralık 1948, Hürriyet
15 Aralık 1949, Hürriyet



15 Aralık 1951, Milliyet, 
3 Haziran 1952, Milliyet
21 Aralık 1952, Milliyet 



29 Aralık 1954, Milliyet



30 Aralık 1954, Milliyet


23 Aralık 1962, Milliyet

Ek: Görüyorsunuz ki Milliyet gibi Türkçeye önem veren bir gazetedeki ilanlarda zamanında dolmakalem yerine yanlış olarak "dolma kalem" yazılmış. Neyse ki bunun ilanlara mahsus bir hata olduğunu, gazetedeki haberlerde ise dolmakalem şeklinde yazıldığını görüyoruz. Bilindiği gibi "bileşik sözcük" tartışması eski bir konudur. Rahmetli hocamız Ömer Asım Aksoy Türkçenin birliği için ömrü boyunca mücadele etmişti. Kendisi 95 yaşındayken (1993'te öldü) bile, ömrünün son günlerinde Türkçenin birliğini bozanlara derdini anlatmaya çalışıyordu. Ne yazık ki 12 Eylül zihniyeti birleştirici olmaktan çok ayrıştırıcı bir Türkçe inşa etti. Bugün bir kelimenin nasıl yazılacağı konusunda bir fikir birliği yok. Dolayısıyla bir şey yazarken büyük bir hata yapıyor ve dünya görüşümüze göre hareket ediyoruz. Güzel Türkçemiz şizofreniye yakalanmış bir canlı gibi görünüyor. Bu vesileyle Türkçenin dağınık varlığını derleyip toparlama alanında büyük hizmetlerde bulunan Ömer Asım Aksoy ustamızı saygı ve sevgiyle anıyorum. 

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için: "Dolma kalem" mi "dolmakalem" mi?