15 Ocak 2011

Marilyn Monroe'nun defterleri

Ali İkizkaya'nın yazdığı "Marilyn Monroe'nun defterleri" isimli güzel yazısını okuyunca defterler ve hatıralar üzerine düşünmemek olanaksız.

Defter tutmaya başladığım ilk tarihi çok iyi hatırlıyorum: 18 Şubat 1986. O gün başladığım defter bugün yok, ne oldu bilmiyorum, her taşınma bir yangın derler ya doğru. Fakat ilk tuttuğum defterler çizgili sıradan defterlerdi. Ciddi anlamda ilk defterim bir Unicef defteriydi. Teşvikiye'de İkbal Apartmanının yakınlarında bir pasajda bulunan kırtasiyeden almıştım (İkbal apartmanı da yok şimdi). Sonra o kırtasiye Teşvikiye caminin diğer ucundaki sokağa taşındı. Geçen Karum ve Muji'ye uğradığımda aynı yol üzerinde bulunan bu kırtasiyeye de uğramak istedim ama yerinde yoktu! Kırtasiyenin adı Kardeşler'di sanırım (yanılıyorsam düzeltin). İşletmelerin böylesine kolaylıkla ortalıktan çekilmesi ne sinir bozucu.

Sonra asitsiz güzel kağıda basılmış ve elbette çizgisiz defterlere merak saldım. Fakat Unicef defterlerinin yerini tutamadı hiç biri. Şimdi küçük Moleskine (11 TL'ye satılan ve 3 adet defterden oluşan paketler halinde satılanlardan bolca biriktiriyorum) defterlerini kullansam da keşke o zamanlar Unicef defterlerini bir yere depolasaymışım. :(

Marilyn Monroe'nun defterleri


Marilyn Monroe benzeri popüler kültür ikonlarından uzak durmaya çalışsam da bir gün Monroe'yu Cumhuriyet Kitap dergisinin kapağındaki bir fotoğrafta James Joyce okuduğunu görünce zihnimdeki uzak durulması gereken kişiler listesinden çıkardım. Joyce'un kitaplarını göstermelik olsa da yanında tutan insana her zaman hürmet ederim.

Monroe zaten evliliklerinden birini, bir yazarla, Arthur Miller ile yapmasından dolayı edebiyat dergilerinde de görünen imgelerden biri. Fakat günlüklerini geçtiğimiz aylara kadar bilmiyordum. Yine bir gazetede okumuştum sanıyorum. Ali İkizkaya zaten Monroe'nun defterlerine ilişkin çeşitli ayrıntıları yazmış, bir daha tekrar etmeme gerek yok, yine de Rönesans dönemiyle ilgilenmesi bile yeni ortaya çıkan gerçeklerden. Monroe'nun defterleri dağınık ve tutarsız bir kişiliği işaret ediyor etmesine ancak defterler içinde daha nice hakikatı barındırmaz mı? Bir kısmını kişinin hayatına bakarak çözmek mümkün olsa da defterlerin başka türlü ve yazandan başkasının çözemeyeceği bilgileri içerdiği de doğru değil midir? Yazmaya başlanan ama daha ilk harfinde bırakılan bir cümle, yazıldığından farklı bir anlamı barındıran kelimeler gibi sayfalardaki mürekkep lekeleri de kişiye ait hakikatlerdir.

Çünkü defter bir ayna gibi insanın tüm hâllerini gösterir. Yapmacık olan da zamanla görünür olur, içten olan da. Çocukların defterlerinden, büyüklerin defterlerine kadar envai çeşit defter var dünyada, hepsinin de ortak yanı içinde hatıraları barındırması.

Deftere yazı yazıldığı anda tarihe karışan harfler bizim de tarihimizin bir parçasıdır.

İnsanın kendi tarihini yine kendisinin inşa etmesinden yanayım.

2 yorum:

  1. Sevgili Mehmet !
    Ben bu yazan ve düşünen insanların birbirlerini tetiklemelerini ve aynı konuyu farklı gözlerle değerlendirmelerini çok seviyorum. Bir araya geldiklerinde o kadar güzel hale geliyorlarki. Okuyucunun gözünde farklı açılardan tek bir ufuk gözüküyor o zaman. MM defterleri de böyle oldu.
    Fakat son cümlene çok saygı duydum "Kendi tarihimizi kendimiz oluşturmak"
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  2. Efendim, defterler üzerinde ne kadar dursak azdır. Siz de lütfen daha çok yazın. Saygılar sevgiler.

    YanıtlaSil